8 Nisan 2023 Cumartesi

TIP TARİHİNDE UNUTULMAZ FACİA










 Thalidomid 1953 yılında Alman  ilaç firması olan Grünenthal tarafından sentezlendi. 1957 yılında ise bu maddeyle Contergan adında ilaç üretilip piyasaya sürüldü. Bu ilaç sinirlilik, zayıf konsantrasyon, anksiyete, uykusuzluk, hipertiroidizm, migren ve bulaşıcı hastalıklar gibi çeşitli endikasyonlara çare bulunabiliyordu.


Başarılı bir pazarlamayla Batı Almanya’da en çok tercih edilen ilaçlardan biri oldu. Hatta kusma ve bulantı gibi sorunları daha hafif hissettirdiği için hamile kadınların en gözde ilacı oldu. Ayrıca ilaç, sadece Batı Almanya ile sınırlı kalmayıp 40 küsur ülkede satılmaya başladı. (Kanada, Japonya, İngiltere, Avustralya da bu ülkeler arasındadır)

 İlacı kullanan insanlarda zamanla kabızlık, halsizlik, çevresel sinir sistemi hastalıkları, baş ağrıları, kas ağrıları gibi yan etkiler oluşmaya başladı. En ağır hasar ise gebe kadınların doğum yapmalarıyla ortaya çıktı. İlaç, hamilelik döneminde kullanıldığında bebek gelişimini oldukça olumsuz etkiliyordu. 



Sonuçta, binlerce bebek deformiteyle doğdu. En yaygın doğumsal fonksiyon bozukluğu ise gelişmemiş kol ve bacaklarla doğan bebeklerdi. Tüm bu yan etkiler sonrasında çeşitli ülkelerden doktorlar, hamilelik esnasında bu ilacı kullanan annelerin bebeklerinin konjenital malformasyonu ile thalidomide etken maddesi arasında bir bağlantı olabileceğine dair raporlar hazırladılar. Hazırlanan raporlar neticesinde ilaçla ilgili yasal düzenlemelerin yapılmadığı anlaşıldı. Bu skandal sonrasında ilaç piyasadan toplatıldı ve bazı ülkeler ilaç firmasına dava açtı.





Bizler de önemli bir bilim insanı olan Veteriner Hekimi Ord. Prof. Dr. Süreyya Tahsin Aygün sayesinde Amerika’dan sonra ilacın giremediği ikinci ülke olduk. Oldukça donanımlı bir kişiliğe sahip olan Süreyya Tahsin Aygün, Birinci Dünya ve Kurtuluş Savaşlarına katılmış, İstiklal madalyası ile ödüllendirilmiş kahraman bir komutandı ve Türkiye’nin kök hücre kavramıyla tanışmasını sağlayan ilk kişiydi. Kök hücre tedavisiyle birçok çocuğun hayatını kurtardı. Hatta birçok Alman vatandaşını kök hücre tedavisiyle iyileştirdiği için Almanya’da adına bir enstitü bile kuruldu.


Süreyya Tahsin Aygün, kahramanlığını cephelerde bırakmayıp, yaptığı bilimsel çalışmalar sayesinde Thalidomide etkin maddeli ilacın Türkiye’ye girişini önleyerek gelecek nesillerimizi de kurtarmıştı. Aygün, ilacın kullanımı ve bebeklerdeki gelişim geriliğinin orantılı bir şekilde ilerlediğini fark etmiş ve ilacın ülkeye satışı yapılmadan araştırmalara başlamış, Thalidomide etken maddesinin tavuk embriyosunda kültürünü yaparak oluşturduğu teratojenik etkiyi tespit etmişti. Bu ilacın kuvvetli yan etkilerinin olduğunu, faydasından çok zararının olduğunu gördükten sonra Sağlık Bakanlığı’na, ilacın ruhsatlanmaması ve ülkemize girişini yasaklatmak için başvuruda bulundu. İlacın ülkemize girişi henüz onay aşamasındayken, başvurusu kabul edildi ve Thalidomide’nin vereceği zarar, başlamadan bitmiş oldu.


Tarihin gördüğü bu acı tecrübe bizlere gösterdi ki, kapsamlı güvenlilik testleri yapılmadan piyasaya sürülen her ilaç, hastalığa şifa olmak yerine yeni hastalıklar doğurur. Tıpkı thalidomide faciasında olduğu gibi. Ord. Prof. Dr. Süreyya Tahsin Aygün ve Dr. Frances Kelsey gibi bilim insanlarının işini en doğru şekilde yapmaları sayesinde bu tür olası faciaların yaşanması önlenecektir. 

2 Nisan 2023 Pazar

Çocuklarda Obezite ve Diyabet İlişkisi

 


Obezite alınan kalori miktarının harcanan kalori miktarından fazla olmasıyla fazla kalorinin yağ olarak depolanmasıdır. Vücut kitle indeksi hesaplanarak fazla tartılı, obezite ve ciddi obezite olarak sınıflandırılır.

Obezitenin artmasına neden olan faktörler

*genetik

*yaş,cinsiyet

*beslenme alışkanlıkları 

*fiziksel aktivite

*tv, bilgisayar başında geçirilen süre

*uyku düzeni

*kortizol, antidepresan vb ilaç kullanımı


Obezite kan şekerinde artışa yol açarak diyabete yatkınlık yapar kontrol altına alınmazsa tip 2 diyabet olarak puberte döneminde çocuklarda karşımıza çıkar. Aynı zamanda uyku apne sendromu, kalp damar hastalıkları, hipertansiyon, polikistik over sendromu gibi hastalıklara yol açar.




Obezitenin önlenmesi için,

*her öğün sonrası yürüyüş, egzersiz

*fast food, paketli gıda, işlenmiş gıda, şekerli içecekler azaltılmalı, lifli gıda sebze meyve tüketimi artırılmalı

*haftada en az 5gün günde en az 20dk kalp hızını artıracak egzersiz, bisiklet sürme, yüzme

*ekran başında geçirilen süre 1 2 saat ile sınırlandırılmalı

*uyku düzeni sağlanmalı 

*kontrol altına alınamayan ve ek hastalıklara yol açan obezite 10 yaş sonrası çocuklarda ilaç tedavisi denenir.